Değerli Dostlarım,
Bugün, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önderimiz Atatürk’ün bedenen aramızdan ayrılışının 70. yıldönümü. Böyle bir günde bize düşen, Atatürk’ü düşünmek ve onun hayatından gereken dersleri çıkarabilmektir.
Ulu Önderimizin en önde gelen özelliklerinden biri, hiçbir şart altında, asla umutsuzluğa kapılmaması ve önündeki hedefler neyse, onları uygulamaya koymaktan vazgeçmemesiydi. Kurtuluş Savaşı’nın başlarında ülkemizin dünyanın en büyük devletleri tarafından işgal edilmesinin dışında, halk savaşta herşeyini kaybetmişti ve bu nedenle, yeni bir savaşa başlama konusunda tereddütler vardı. Tam da o günlerde Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’ya geçip Erzurum’a vardığı sırada, İstanbul Hükümeti, onu görevinden aldı. Mustafa Kemal Paşa da, bunun üzerine, askerlikten istifa ettiğini bildirdi. İstifa mektubunu yazdığı anda, yaveri ona dönerek "Paşam, siz artık asker değilsiniz", diyerek odayı terketti. O anda Mustafa Kemal Paşa’nın cebinde, Erzurum’da bir misafirhanede ancak birkaç gün kalmaya yetecek parası vardı. Fakat O, böyle bir anda bile, düşmanı denize dökeceği ve devrimleri yapacağı günleri görebiliyordu. O’nun bu niteliği, O’nunla birlikte bütün bir milletin de gidişini değiştirecekti. Atatürk, gerek bu niteliği, gerekse diğer örnek özellikleriyle, düşmanlarının bile derin saygısını kazanmıştı. Nitekim O’nun maddi olarak aramızdan ayrılmasının ardından dünyanın ileri gelen devletleri cenaze törenine üst düzey devlet adamları ve askerleri gönderdiler. Bunların arasında, Mustafa Kemal’in yönettiği Çanakkale Muharebelerinde sağ kolunu kaybeden bir Fransız general de bulunuyordu. Bu general, törende Atatürk’ün huzurunda sol eliyle selam durarak, "ne mutlu bana ki, seni selamlayacak bir kolum var", demiştir.
Ulu Önderimizin hayatını ve eserlerini öğrenmek ve bunları gelecek nesillere aktarmak, bizim en büyük görevimizdir. Bu, aynı zamanda, Atatürk’ün yaşadığının en somut kanıtı olacaktır.
Ercan Bekar
TUİD Yönetim Kurulu Başkanı
