9.4 C
Kiev
Cuma, Mart 29, 2024
spot_imgspot_imgspot_imgspot_img

Sovyetler Birliği’nin Dağılmasının Üzerinden 15 Yıl Geçti

Image

8 Aralık 1991 dünya tarihi için önemli bir dönüm noktası anlamına geliyor. Çünkü bu tarihten itibaren Avrupa ve Asya’nın siyasi haritası yeniden şekillendirildi.

Bu tarihte, 1917’de temelleri atılan ve 1922’de kurulan Sovyetler Birliği ortadan kalkıyor ve yerini, geleceği henüz belli olmayan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT)’na bırakıyordu.

 

Sovyetler Birliği’nin çöküşü, Avrasya’nın merkezinde jeopolitik bir boşluk yaratmıştır. Yakın çağın bu güçlü İmparatorluğu’nun içine düştüğü durum Batı Avrupa ve Uzak Asya uçları arasında kalan bölgede yeni sıkıntıları ve belirsizlikleri de beraberinde getirmiştir. Doğu Bloku’nda meydana gelen bu boşluk, Batı Avrupa ülkeleri üzerindeki tehdidi ortadan (göreceli olarak/kısmen) kaldırsa da, uzun dönemde başka uluslararası sorunların olabileceği endişesini de beraberinde getirmiştir.

 

Sovyetler Birliği’nin Dağılış Kronolojisi:

 

Stalin 5 Mart 1953’de ölünce yerine uzun bir mücadele sonunda ve 1957 yılında Nikita Kruşçev geçmiştir.

Kruşçev döneminde Doğu-Batı ilişkileri çok sert ve tehlikeli boyutlara ulaşmış, 1958’de başlayan Mao, Kruşçev mücadelesi, 1958’de Kruşçev’in iktidardan düşülmesi ile sonuçlanmıştır.

Kruşçev’in yerine 18 yıl iktidarda kalacak olan Leonid Brejnev geçmiş, Brejnev döneminin önemli olaylarından biri, l Ağustos 1975’de 35 ülkenin imzaladığı Helsinki Nihai Senedi veya diğer adıyla Helsinki Deklarasyonu’dur. (“1963 Küba Ekim Füzeleri Krizi” Türkiye’yi de yakından etkileyen, ABD ve SSCB’yi Nükleer bir savaşın eşiğine getiren bir başka önemli gelişmedir.)

 

Helsinki Nihai Senedi Nedir?

 

Avrupa’da güvenlik ve istikrar fikri, 1950’lerin ortasından itibaren Doğu Bloku tarafından ortaya atılan bir fikirdir. Almanya’nın bölünmüşlüğü ve Berlin sorunu soğuk savaş döneminde Avrupa’nın sınırlarını meşrulaştırma girişimine neden oldu. 

 

Bu çerçevede 1955’lerde Varşova Paktı tarafından yapılan Avrupa güvenliği anlaşma önerisi Batılılar tarafından ilk önce kabul edilmemiştir. Doğu Bloğunun bu yöndeki önerileri, 1970’lerin başında ABD ile SSCB arasında imzalanan SALT 1( Silahsızlanma/Silahlarda İndirime Gitme Anlaşmasıdır) Andlaşması ve Batı Almanya’nın, Polonya ve Çekoslovakya ile olan Doğu sınırlarını tanıması ve Doğu Almanya ile ilişkiye girmeyi kabul etmesi sonucu meydana gelen yumuşama ortamı ile değer kazanmaya başladı.  

 

Bu koşullarda Batı Avrupa, güvenliği konusunda görüşmelere girişmeyi kabul etmiştir. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, 15 Ocak 1973 tarihinde Helsinki’de çalışmalarına başlamış, 2 yılı aşkın bir süre devam eden konferans 1 Ağustos 1975’de Helsinki Nihai Seneti’nin 33 Avrupa ülkesi ile ABD ve Kanada tarafından Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde imzalanmasıyla sonuçlandı.

 

Soğuk Savaş döneminde Doğu ve Batı blokları arasında bir yumuşama belgesi olan Helsinki Nihai Senedi’nin amacı; sınırların ihal edilmezliği ve devletlerin toprak bütünlükleri esaslarına bağlı kalınarak, Avrupa’da karşılıklı güven anlayışının güçlendirilmesine, barış ortamına elverişli şartların geliştirilmesine, demokrasi ve insan haklarının zemin kazanmasına katkıda bulunmaktır.

 

Helsinki Nihai Senedi’nin imzalanması ile birlikte Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) bir siyasi süreç olarak varlık kazanmış ve Batı ile Doğu arasında bir görüşme ve temas forumu olarak işlev görmeye başlamıştır. 

 

Nihai Senedi’nin kabulünü izleyen dönemlerde Avrupa Güvenlik ve İşbirligi Konferansı süreci, düzenlenen seminerler ve izleme toplantıları ile süreklilik arzeden bir konferans olarak devam ettirilmiştir. 1990 yılında imzalanan Paris Şartı Soğuk Savaş’ın bitişini simgeleyen ve özellikle 1992’de yapılan Helsinki Zirvesi ile kurumsallaşma sürecine yol açan bir sözleşme olarak Helsinki Nihai Senedi  tarihi bir öneme sahiptir.

 

Bazı tarihçiler tarafından Sosyalist Blok’un temellerini sarstığı söylenen Helsinki Nihai Senedi; Mart 1985’de iktidara gelen Gorbaçov’un ortaya attığı Glasnost (Açıklık) ve Perestrokya (Siyasi sistemin, devlet örgütünün ve hükümet organlarının yeniden yapılanması) fikir ve uygulamaları ile bütünleşince dağılma kaçınılmaz bir hal almıştır. Çünkü, Doğu-Batı ilişkilerine bir yumuşama ve yakınlık getirilmek istenen Helsinki Nihai Senedi’nin yürürlüğe girmesi, Doğu Avrupa’daki tüm Sovyet uydusu ülkelerinde aydınları ve milliyetçileri harekete geçirmiş, insan hakları ve hürriyet hareketleri şeklinde başlayan gelişmeler zamanla Moskova’nın hegemonyasına karşı bağımsızlık mücadelesine dönüşmüştür. Ancak , bunların patlama şeklinde değil, yavaş yavaş gelişen bir seyir takip ettiğini burada belirtmek gerekiyor.

 

Gorbaçov iktidara geldiğinde (iki koldan olması planlan), Sovyet komünizminin yapısında değişikliklere gitmeye karar vermiştir. Bu kollardan birincisi; siyasal iktidarın veya devlet yapısının değiştirilmesiydi. İkinci hedef ise; ekonomik yapıda radikal değişikliklerin gerçekleştirilmesiydi. Bu suretle Sovyet Sistemi’ni güçlendirmeyi düşünen Gorbaçov, Amerika ile rekabet düzeyine ulaşacağını umuyordu. (Bu iki ana hedefin yanında silahsızlanma gayretlerinin sürdürülmesine desteğin devam ettiğini belirtmek gerekiyor). Ancak, tüm bu çalışmalar Sovyetler Birliği’nin dağılmasını önlemeye yetmedi.

 

Gorbaçov iktidarının dördüncü yılı tamamlandığında, Sovyetler Birliği’nin siyasal yapısında çözülmeler başlamış bulunuyordu. Bu çözülmeler, 1991 yılı sonunda dağılmaya dönüştü. “”Glasnost “” ve “” Perestrokya”” ilkelerinin 1987 yılından itibaren uygulanmaya konulmasından sonra Baltık ülkeleri başta olmak üzere bağımsızlık ilanları başladı.

 

Baltık ülkeleri 23 Ağustos 1939’da Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan Tarafsızlık ve Saldırmazlık Antlaşması ile Sovyet Rusya’ya bırakılmıştı. Bu ülkelerden Litvanya Parlamentosu 11 Mart 1990’da; Letonya Parlamentosu 4 “”Mayıs 1990’da; Estonya Parlamentosu’da 8 Mayıs 1990’da ülkelerinin bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ancak, bağımsızlık ilanları Sovyetler’in dağılmasını istemeyen Gorbaçov başta olmak üzere Rus yöneticileri tarafından tepki ile karşılandı. Mücadele 21 Ağustos 1991’de Gorbaçov’u devirmek için girişilen darbe gününe kadar devam etti. Bu ülkeler aynı gün bir kez daha bağımsızlık ilanında bulundular.

Bu arada 23 Ağustos 1990’da da Ermenistan, Sovyetler Birliği içinde kalmakla birlikte, bağımsızlığını ilan etti. Gorbaçov, ülkede gerginliğin giderek artması üzerine 16 Mart 1991’de bir halk oylaması yaptırdı. Oylamada; halkın, “” Eşit egemenlik ilkesi içerisinde bir federasyon”” isteyip istemediği soruldu. Üç Baltık ülkesi ile Gürcistan, Ermenistan ve Moldova’nın boykot ettiği halk oylamasına katılan diğer 8 ülkeden evet oyu çıktı. 11 Haziran 1991’de, Rusya Federasyonu Cumhuriyeti, Rusya Anayasası’nın Birlik Anayasası’ndan üstün olduğu iddiası ile egemenliğini ilan etti. Boris Yeltsin Rusya Federasyonu Başkanı seçildi.

 

Radikal Komünistler 16 Ağustos 1991’de Gorbaçov’u karşı bir hükümet darbesi düzenlediler. Gorbaçov, bir süre Kırım’da kalmak zorunda bırakıldı. Ancak Boris Yeltsin, karşı bir hareketle Gorbaçov’un Moskova’ya gelmesini ve görevine devem etmesini sağladı.

19 Ağustos 1991’de Kremlin Sarayı’nda 1917’den önceki Rus bayrağı çekildi.

Gorbaçov gelişmeler üzerine Komünist Parti Genel Sekreterliğini bıraktı ve 24 Ağustos 1991’den itibaren sadece Devlet Başkanlığı görevini üstlendi.

Gelişmeleri, yeni bağımsızlık ilanları takip etti. Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecindeki en önemli gelişme belki de Ukrayna’nın bir halk oylaması ile 24 Ağustos 1991’de bağımsızlığını açıklaması oldu. 25 Ağustos 1991’de de Beyaz Rusya’nın bağımsızlık ilanı, birliğin tamamen dağılmasına sebebiyet verdi.

29 Ağustos 1991’de, Sovyet Komünist Partisi, Yüksek Sovyet Kararı ile resmen ortadan kaldırıldı.

Bu karardan sonra Türk Cumhuriyetleri’nden Azerbaycan 30 Ağustos 1991’de;

Özbekistan ve Kırgızistan 31 Ağustos 1991’de;

Türkmenistan 27 Ekim 1991’de;

Kazakistan’da 16 Aralık 1991’de bağımsızlıkla ilgili halk oylamaları yapıldı ve oylama sonunda ilgili ülke ve halklarının büyük çoğunluğu bağımsızlıklarını istediler.

 

8 Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin üç Slav cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Ukrayna ve Beyaz Rusya liderleri (B. Yeltsin, L. Kravçuk ve S. Şuşkeviç) Beyaz Rusya’da “Belojevskaya Puşa”da bir araya gelerek Sovyetler Birliği’nin resmen dağıldığını ve bunun yerini alacak yeni bir birliğin “Bağımsız Devletler Topluluğu”nun (BDT) kurulduğunu açıklamışlar, bu anlaşma ile SSCB’nin “uluslararası hukukun sübjesi ve jeopolitik realite olarak ortadan kalktığı” ilan edilmiştir.

 

Özlem Sürüyor mu?

 

Uluslararası araştırma merkezi “Eurasian Monitor”tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna vatandaşlarının büyük bölümünün Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından son derece üzgün.

 

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, liderler, önemli bir imza daha atarak Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT) resmen kurulduğunu ilan etmişler, BDT’nin kurulmasından sonra Sovyetler Birliği’ndeki 9 eski cumhuriyet topluluğa katılma kararı almışlardı. 

 

Yapılan araştırmaya göre, SSCB’nin dağılmasından en fazla üzüntü duyan Rus halkı. Rusya’da ankete katılan halkın yüzde 68’i birliğe özlem duymayı sürdürürken, bu rakam Ukrayna’da yüzde 59, Belarusya’da ise yüzde 52 olarak açıklandı.

 

Ankete katılanların yüzde 44 ila 47’si “gerekli hamleler yapılsaydı, birliğin dağılması önlenebilirdi” diye düşünüyor. Araştırma’nın ortaya çıkardığı önemli bir sonuç ise Rusların yüzde 68’inin, Ukraynalıların yüzde 71’inin, Belarusların da yüzde 76’sının birliğin bir daha kurulamayacağını düşünüyor olması.

 

Rusların büyük bir bölümü, Rusya’nın Beyaz Rusya, Ukrayna veya Kazakistan ile birleşmesinin mümkün olduğunu düşünüyor. Beyaz Ruslar’ın yüzde 24’ü Rusya ile birleşme taraftarı iken, yüzde 30’u Ukrayna ile birleşmek, yüzde 23’ü ise AB’ye girmek istiyor.

 

Ukraynalılar da Beyaz Rusya halkı ile hemen hemen aynı görüşe sahip.

 

Rusya’da 1600 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen anket, “Rusya Kamuoyu Araştırma Merkezi” tarafından yürütüldü. Beyaz Rusya’daki araştırmaya 1,107 kişi katıldı ve anket Novak “Sosyal Araştırma Merkezi” tarafından yürütüldü. Ukrayna’da ise ankete 2,215 kişi katıldı. Bu ülkede anket “Araştırma ve Marka Grup” şirketi tarafından gerçekleştirildi.

 

 

vlasti.net, rusya.ru, TURKSAM ( Sinan Ogan’ın “Sovyetler Birliği’nin Mirası BDT’de Dağılıyor” adlı makalesi), vikipedia ve Belge.net’den derlenmiştir.

 

Bağımsız Devlet Topluluğu ile ilgili olarak “”Sovyetler Birliğinin Mirası BDT’de Dağılıyor”” Adlı Makaleyi Okumak İçin Bakınız:

 

http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?yazi=697&kat=44

 

 

Diğer Haberler

Bizi Takip Edin

26,500BeğenenlerBeğen
3,252TakipçilerTakip Et
3,989AboneAbone Ol
- Reklam -spot_img

Güncel Haberler